Hukuka Uygunluk Halleri
- Kanun Hükmünün Yerine Getirilmesi
- Amirin Hukuka Uygun Emrini Yerine Getirme
- Meşru Müdafaa
- Hakkın Kullanılması
- Mağdurun Rızası
Bu durumda işlenen fiiller suç değildir. Bu hallerde kişiye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz, dava açılmış ise beraat kararı verilir. Bu nedenler objektiftir. Kişiye bağlı nedenler değildir. bu durumlarda bulunan bütün kimseler bu hükümler uyarınca değerlendirilir.
1. Kanun Hükmünün Yerine Getirilmesi
Yasa hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez ( T.C.K m. 24/1 ) Kanun hükmünün yerine getirilmesi halinin hukuka uygunluk nedeni olması için şu koşulların bulunması gerekir:
- Kanunun yetkili kıldığı kimsenin eylemde bulunması gerekir
- Kanunun öngördüğü şekilde davranılmış olmalıdır
- Kanunun öngördüğü sınır aşılmamalıdır
Örneğin; İcra İflas Kanununa göre hacze gidilen evde kimse yok ise ya da mal kaçırmak için evde bulunulmuyor ise bu halde icra müdürü kapıyı açtırabilir. Bu durumda kapının çilingir marifetiyle açtırılması halinde suç oluşmayacaktır.
Örneğin; hakkında yakalama emri bulunan bir kimseyi yakalayan kolluk görevlisi de kanun hükmünün yerine getirilmesi (görevin ifası) hukuka uygunluk hali kapsamındadır.
2. Amirin Hukuka Uygun Emrini Yerine Getirme
Emri veren ile alan arasında kamu hukukundan kaynaklanan bir hiyerarşik ilişki olmalı. (özel hukuk ilişkileri için geçerli değildir.)
Emir meşru olmalı (Eğer emir hukuka aykırı bağlayıcı emir ise hukuka uygunluk nedeni değil, kusurluluğu kaldıran nedendir.)
3. Meşru Müdafaa (Haklı Savunma)
Bir kimsenin kendisine ya da bir başkasına ait bir hakka yönelik olarak gerçekleşen veya gerçekleşmesi kesin olan haksız bir saldırıyı o anda durum ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde ortadan kaldırmaya meşru müdafaa denir. meşru müdafaadan söz edebilmek için saldırı ve saldırıya karşı gösterilen savunmaya ilişkin bazı şartların bulunması gerekmektedir.
Koşulları;
- Saldırı insan saldırısı olmalı
- Saldırı size ya da 3. kişiye yönelik olmalı
- Haksız saldırı herhangi bir hakka yönelik olmalı
- Saldırıyı önlemek için son çare olmalı
- Savunma saldırıya yönelik olmalı
- Meşru müdafaa orantılılık sınırı aşılmamalı
- Savunma saldırıyla eş zamanlı olmalı
- İsnat yeteneği olmayanlara saldıranlara karşıda meşru müdafaa mümkündür.
- Saldırıda gerçekleşen gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan bir saldırı olmalı
4. Hakkın Kullanılması
Türk ceza kanununa göre hakkını kullanan kimseye ceza verilmez. örneğin evinin bahçe duvarına “Dikkat Köpek Var” uyarısı bulunan ev sahibi M’nin, geceleri konutuna gelebilecek tehlikelere karşı kendini korumasu söz konusudur. Eve hırsızlık amacıyla gece gelen hırsızın köpek tarafından yaralanması durumundan ev sahibi M, hakkını kullandığı için ceza sorumluluğu yoktur.
Koşulları;
- Ortada hukuk düzenince tanına ve korunan bir hak olmalı
- Hakkın kötüye kullanılması korunmaz
- Orantılılık sınırı aşılmamalı
5. İlgilinin Rızası
Mağdurun rızasının hukuka uygun olarak kabul edilmesi için öncelikle rıza göstermeye ehil olması gerekir. Yani 15 yaşını tamamlamış olması ve ayırt etme gücüne sahip olması gerekir.
Koşulları;
- Kişi üzerinde mutlak suretle tasarrufta bulunabileceği hakkında rıza gösterebilir. Yaşama hakkından ise rıza gösterilemez.
- İlgili rıza açıklamaya ehil olacak (15 yaşını doldurması gerekir.9
- rızanın konusu hukuku ve ahlaka uygun olmalı
- Kural olarak rıza, fiilin işlenmesinden önce ya da en geç işlendiği sırada gösterilmelidir.
- Orantılılık aşılmamalıdır.
Hukuka Uygunluk Nedenlerinde Sınırın Aşılması
Hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılmasında üç şekilde olabilir;
Sınırın Kasten aşılması: Sınır kasten aşılmış ise suç oluşur. Örneğin saldırgan saldırıyı bitirmiş ve arkasını dönüp gider iken ona karşı öldürme fiili gerçekleştirilirse kasten öldürme suçu oluşur.
Sınırın Taksirle Aşılması: Eğer sınır dikkatsizlik ve özensizlik sebebiyle aşılmış ise eylem taksirli olduğunda cezalandırılıyorsa taksirli halden ceza verilir. Örneğin, Kendisine saldıran saldırgan a karşı savunmada bulunurken onun aşarı şekilde yaralanmasına neden olan kimse sınırı taksirle aşmış ise taksirle yaralama suçundan sorumlu olur.
Sınırın Korku Heyecan ve Panik İle sınırın aşılması, sadece meşru müdafaa halinde olayın olduğu sırada, heyecan ve panik ile sınırın aşılması durumunda failin sorumluluğu yoktur.Örneğin, gece vakti kendisine saldıran kişilere karşı güç kullanırken heyecan ve korku nedeniyle aşırı giiç kullanan kimse saldırganlar ölmüş olsa bile sorumlu olmaz.
Kusurluluk (İsnad Kabiliyeti)
Kusurluluk, işlenen fiil dolayısıyla bir insan olarak failin hangi şartlarda sorumlu tutulacağını tespit etmeye yarar ve işlediği fiille ilgili olarak kişideki iradenin oluşum şartlarının tespiti ve bu tespite istinaden gerçekleştirdiği eylem dolayısıyla failin şahsen cezalandırılması gerekip gerekmediği, diğer bir ifadeyle kınanabilirliği hususundaki yargıyı ifade eder. Örneğin, Bir akıl hastası bir şahsı öldürse eylem suçtur ve fail akıl hastası olduğu için kusur . yeteneği yoktur ve cezalandırılamaz.
Kusurluluğun iki unsuru vardir; algılama yeteneği (işlediği fiilin mahiyetini ve sonuç arı anlama ), irade (hareketlerini yönlendirebilme) yeteneği.
Kusur yeteneği, fiilin işlendiği anda mevcut olmalıdır. Suçun işlenmesinden sonra kusur yeteneğinin kalkması failin bu suç dolayısıyla sorumluluğunu etkilemez.
Kusurluluğu Kaldıran ya da Azaltan Nedenler
Aşağıda sayılan durumlarda kişinin kusurluluğu tam ya da kısmen kalkmaktadır ve bu sebeple da kişinin ceza sorumluluğu kalmakta ya da azalmaktadır.
- Zorunluluk hali ( ıztırar)
- Haksız Tahrik
- Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi,
- Cebir, Şiddet, Korkutma ve Tehdit
- Hata
- Yaş Küçüklüğü
- Sağır ve Dilsizlik
- Akıl Hastalığı
- Geçici Nedenler, Alkol ve Uyuşturucu Etkisinde Olma.
Zorunluluk Hali
Gerek kendisine ve gerekse bir başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden oimadığı ve başka surette korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiilden dolayı kişiye ceza verilmez.
Bu hallerde eylem suç teşkil etmektedir; fakat faile ceza verilemez. Zorunluluk halinde işlenen suç hakkında beraat kararı değil, ceza verilmeye yer olmadığına karar verilir. Yine bu eylem nedeniyle ortaya çıkan zararların tazmini gerekir.
Zorunluluk Halinden Söz edebilmek için aşağıdaki şartların bulunması gerekmektedir. Koşulları;
- Tehlike size ya da 3. kişiye yönelik olabilir.
- Ortada haksız saldırı değil. tehlike olmalıdır.
- Tehlike her hangi bir hakkı tehdit edebilir.
- Kişi tehlikeye sebebiyet vermemeli
- Tehlike ağır ve muhakkak bir tehlike olmalı
- Zaruret hali tehlikeden korunak için son çare olmalıdır.
- Kişinin tehlikeye katlanma yükümlülüğü olmamalı
2. Haksız Tahrik
Haksız bir Fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimsenin cezasında indirim uygulanmasına imkan sağlayan durum haksız tahriktir. Bu durumda fail suçu işlerken içinde bulunduğu ruh hali ve psikolojik durum itibariyle ve hiddet ve elemin etkisi altında suç işlemektedir.
Haksız tahrik ceza sorumluluğunu kaldırmaz, azaltır. Faile ceza verilir fakat indirim yapılır. (Tahrikin niteliğine ve olayın özelliğine göre 1/4- 3/4 arasında indirim yapılır.)
Koşulları;
- Ortada haksız bir fiil olmalı
- Haksız fiilin suç olmasına gerek yoktur. Hukuka aykırı olması yeterlidir.
- Haksız fiil failde üzüntü ve öfke meydana getirecek ve kişi suçu bu öfke ve üzüntünün etkisi altında işleyecek (Aradan zaman geçebilir.)
- Tepki etkide bulunana karşı gösterilmeli
- Haksız tahrikte orantılılık aranmaz. (Bu nedenle indirimli ceza verilir.)
- Haksız tahrike karşı haksız tahrik olmaz.
- Olayın mağduruna yönelik haksız tahrik olmaz.
Haksız fiil ile işlenen suç arasında oran aranmaz. Çünkü haksız tahrik bir cezasızlık nedeni değil sadece indirim nedenidir.
3. Bağlayıcı emrin yerine Getirilmesi
Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan kimse bu hareketinden dolayı sorumlu olmaz. (T.C.K m. 24-2)
Emir bir TÜRK merciinden verilmelidir. Emri veren emir vermeye yetkili olmalıdır, emrin yerine getirilmesi zorunlu olmalıdır. Emir kanuna uygun olmalıdır. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. (T.C.K m. 24-3 )
4. Cebir, Şiddet, Korkutma ve Tehdit
T.C.K m. 28 e göre: Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir, şiddet veya tehdidi kullanan kimse fail sayılır.
Örneğin; itfaiye görevlisinin bir odaya kapatılarak yangın söndürmesinin engellenmesi ya da yardıma gelen kimselerin yardım etmesine izin verilmemesi.
Örneğin;A, suç işlemesi amacıyla B’yi aç bırakmıştır. Olayda korkutma (açlıktan ölmek korkusu) söz konusudur. Yine A kendisine, kaçak inşaat ruhsatı vermezse B’yi öldüreceğini söylemiş ise bu durumda tehdit vardır ve faile ceza verilmez.
Koşulları;
- İşlenen suçla yapılan tehdit arasında orantı olmalı
- Tehdit ağır ve muhakkak olmalı
- Tehdit’e boyun eğmeden kurtulma olanağı olmamalı
5. Hata
Fiilin icrası sırasında suçun unsurlarında hataya düşen kimse cezalandırılmaz. Hatanın kusurluluğu kaldırması için esaslı bir hata olması gerekir. Yani failin hatası olmasaydı suç gerçekleşmeyecekti diyebiliyor isek hata esaslıdır.
Örneğin; Kendisinin zannedip bir başkasının bisikletini alıp giden kimse bisikletin başkasına ait olduğunu bilseydi bisikleti yerinden almayacaktı. Bu durumda hata esaslıdır ve fail bu yanılması esaslı olduğu için ceza verilmez.
Örneğin; Kişi gece karanlığında vahşi bir hayvan zannıyla hareketli bir cisme ateş eder. Ancak, gerçekte bu hareket eden cisim bir insandır ve dolayısıyla; bu insan ölür veya yaralanır. Örnek olarak verilen bu olaylarda failin bilgisi gerçeğe uysaydı; işlediği fiil haksızlık teşkil etmeyecekti. Bu nedenle hata halinde kasten işlenmiş bir suçtan söz etmek mümkün değildir. Bu durumlarda taksirli suç hükümleri çerçevesinde failin sorumluluğu tespit edilecektir.
Ancak hata sebebiyle, taksirli suçtan sorumluluk devam eder. Buna göre, meydana gelen neticeye ilişkin olarak gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olsaydı böyle bir netice ile karşılaşılmazdı şeklinde bir yargıya ulaşılabiliyorsa; taksirle işlenmiş bir suç söz konusu olur. Ancak bu durumda neticenin taksirle gerçekleştirilmesinin kanunda suç olarak tanımlanmış olması gerekir.
Bu nedenle, kendisinin sanarak başkasının çantasını alan kişinin yanılgısında taksirin varlığı kabul edilse bile; kanunda hırsızlık fiilinin ancak yararlanma kasdıyla işlenebileceği belirtildiği için; böyle bir olay dolayısıyla ceza sorumluluğu doğmayacaktır.
Buna karşılık, av hayvanı zannederek gerçekte bir insana ateş edip onun ölümüne neden olan kişinin bu hatasında taksiri varsa, adam öldürme kanunda taksirle işlenen bir suç olarak da tanımlandığı için, böyle bir olayda fail, taksirle adam öldürme suçundan dolayı sorumlu tutulacaktır.
Suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren halleri konusunda hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır.
Örneğin; Annesini öldürmek isterken, gece. vakti annesi sanarak başkasını öldüren kimse hatasından faydalanır. (Anneyi öldürmek ağırlaştırıcı sebep iken fail hata ile normal birini öldürdüğü için annesini öldürmekten ceza almaz.)
Örneğin; Annesini öldürmek isterken hata ile babasını öldürmüş ise gerçekte öldürmek istediği kişi babası olmadığı için hatasından faydalanır ve babasını öldürmüş gibi değil de normal bir kimseyi öldürmüş gibi ceza alır.
Hukuka uygunluk nedeni var zannederek suç işleyen kişi (hukuka uygunluk nedeninde hata eden) bu hatasından faydalanır ve hukuka uygunluk nedeni varmış gibi değerlendirilir ve ceza verilmez.
Örneğin: Gece vakti elindeki silahı önündeki şahsa doğrultan bir kimseyi görüpte silah kullanan polis memuru, gerçekte silah doğrultan kimse arkadaşına şaka maksadıyla doğrultmuş olsa da somut olayda hukuka uygunluk nedeni bakımından kaçınılmaz bir hataya düştüğü için hatasından faydalanacak ve cezalandırılmayacaktır.
Örneğin; Bir Danimarka vatandaşı Antalya da uyuşturucu içerken yakalansa suç olduğunu bilmiyordum diyemez. Çünkü bu kimsenin yanılgısı fiilin haksız olup olmadığı konusunda değildir. Bu kimse, fiilin haksız olduğunu bilmekte ve fakat suç olup olmadığı konusunda hataya düşmektedir. Bu durumda kanunu bilmemek mazeret sayılmayacağı için (T.C.K m. 4) bu fail cezalandırılır.
Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılamayacağından failin kanunu bilmediğinden bahisle suç işlemesi durumunda ceza sorumluluğu tamdır.
6. Yaş küçüklüğü
Ceza kanunun bakımından 12 yaşını doldurmamı kimselerin ceza sorumluluğu yoktur. Bu yaştaki kimseler suç işleseler dahi cezalandırılamaz. Ancak bu çocuklar hakkında güvenlik tedbiri uygulanabilir.(Aile yanına yerleştirme, eğitim kurumu, tedavi vs.)
Çocuk: Ceza kanununa göre 18 yaşını tamamlamamı kimseler çocuk olarak kabul edilmektedir.
Ceza Kanunu Bakımından Çocuklar üç Gruba Ayrılır;
- 0-12 yaş; Ceza almaz “Ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilir.
- 12-15 yaş; ayırt etme gücü varsa 15-18 gibi ayırt etme gücü yoksa 0-12 yaş arası gibi değerlendirilir.
- 15-18 yaş; indirimli ceza alır.
7. Sağır ve Dilsizlik
Sağır ve dilsiz kimselerin algılama yetenekleri yaşıtlarına göre daha geç geliştiğinden sağır ve dilsizler hakkında indirim öngörülmüştür. Bu durumda olan kimseler hakkında:
- 15 yaşını doldurmamış sağır dilsizlerin cezai sorumluluğu yoktur ( 12 yaşını doldurmamış çocuklar gibi )
- 15-18 Yaş arasındaki sağır dilsizler hakkında 12-15 yaş arasındaki çocuklar ilişkin hükümler ve indirimler uygulanır.
- 18-21 Yaş arasındaki sağır dilsizler hakkında 15-18 yaş arasındaki çocuklara ilişkin hükümler ve indirimler uygulanır.
- 21 yaşını tamamlamış sağır ve dilsizler hakkında indirim yoktur. Bunların cezai sorumlulukları tamdır.
8. Akıl Sağlığı
Akıl hastalığının tam ve kısmi akıl hastalığı olarak ikiye ayrılmaktadır:
Tam Akıl Hastalığı: İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Güvenlik tedbiri uygulanır.
Kısmi Akıl Hastalığı: İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği kısmen azalmış olan kişiye ceza verilir; ancak cezada indirim yapılır.
Akıl hastalığı bakımından önemli olan husus, akıl hastalığının suçun işlendiği sırada olması ve failin hareketlerini yönlendirme yeteneğini tamamen veya kısmen ortadan kaldırmasıdır.
9. Geçici Nedenler
Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.”(TCK m. 34)
Örneğin; Zorla alkol ya da uyuşturucu verilerek bir kimseyi zayıflamış kişinin suç işlemesi halinde bu kimseye ceza verilmez.
Örneğin; Uyurgezer bir annenin gece çocuğunun üzerine basması ya da ateşli hastalık sırasında kişinin yanındakine hakaret etmesi veya epilepsi (sara) hastası birinin kriz geçirirken bir başkasına zarar vermesi gibi.
İradi olarak alkol ya da uyuşturucu alınmış ve bu etki ile suç işlenmiş ise bu durumda failin cezai sorumluluğu tamdır. Cezadan hiç bir indirim yapılmaz.
Örneğin; Alkol alıp trafiğe çıkan ve alkollü olarak kaza yapan kimse veya uykusu geldiği halde araç kullanmaya devam eden sürücü geçici nedenin Oluşması bakımından kusurludur ve kusuru oranında sorumludur. Ancak zorla uyuşturucu ya da alkol verilerek araca bindirilip kaza yapan kimse ise sorumlu değildir.
Social